Elinizi Aktif Kullanıyorsanız Dikkat: Golfçü Dirseği Olabilir!

Medial epikondilit, dirsek iç kısmında yer alan kas ve tendonların aşırı kullanıma bağlı olarak iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Genellikle “golfçü dirseği” olarak bilinir, ancak sadece golf oynayanlarda değil; el bileğini ve parmakları sık kullanan herkesde görülebilir. Özellikle tekrarlayıcı el hareketleri gerektiren işlerde çalışan kişiler bu rahatsızlığa daha yatkındır.

Kimlerde Görülür?
Medial epikondilit, golfçüler, raket sporlarıyla uğraşanlar, marangozlar, aşçılar, ofis çalışanları, sürekli yazı yazan veya el bileğiyle kuvvetli, tekrarlayıcı işler yapan bireylerde sık görülür. Yaşla birlikte tendonların elastikiyetini kaybetmesiyle birlikte, 35 yaş üstü kişilerde görülme sıklığı artar.

Belirtileri Nelerdir?
Medial epikondilitin belirtileri genellikle yavaş gelişir ve zamanla şiddetlenebilir:

  • Dirseğin iç kısmında ağrı ve hassasiyet
  • El sıkarken, bir nesneyi kaldırırken veya yazı yazarken ağrının artması
  • El bileğinde ve ön kolda kuvvet kaybı
  • Parmaklarda veya elde karıncalanma
  • Ağrının kola doğru yayılması

Nedenleri Nelerdir?

  • El bileği fleksiyon (bileği içe bükme) hareketlerinin aşırı ve tekrarlı kullanımı
  • Yanlış teknikle spor yapmak
  • Kas dengesizlikleri ve zayıf ön kol kasları
  • Ergonomik olmayan çalışma ortamları
  • Direkt travma veya ani zorlamalar

Tedavi Yöntemleri
Tedavinin amacı, ağrıyı azaltmak, kas-tendon iyileşmesini desteklemek ve tekrarlamayı önlemektir. Uygulanan tedavi yöntemleri kişiye özel planlanır ve şunları içerebilir:

  • Fizik Tedavi Uygulamaları: Ağrıyı azaltmak ve iyileşmeyi desteklemek için sıcak/soğuk uygulamalar, ultrason, tens gibi modaliteler kullanılır.
  • Manuel Terapi: Kas spazmlarını azaltmak ve dolaşımı artırmak için dirsek ve ön kol bölgesine yönelik teknikler uygulanabilir.
  • Egzersiz Programları: Ön kol kaslarını güçlendiren ve esneten özel egzersizler ile dirseğe binen yük azaltılır.
  • Kinezyo Bantlama: Kas ve tendonların desteklenmesini sağlayarak iyileşme sürecine katkı sağlar.
  • Ergonomik Danışmanlık: Günlük aktivitelerde doğru duruş ve hareket alışkanlıkları kazandırılır.

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?
MoveZone olarak, medial epikondilit tedavisinde multidisipliner ve kişiye özel bir yaklaşım benimsiyoruz. Ağrının kaynağını detaylı bir değerlendirme ile belirleyerek; manuel terapi, egzersiz ve kinezyo bantlama gibi yöntemlerle iyileşme sürecini hızlandırıyoruz. Aynı zamanda, danışanlarımıza ergonomi ve günlük yaşam aktiviteleri konusunda bilgi vererek tekrarlamaların önüne geçmeyi hedefliyoruz.
Her bireyin yaşam tarzına ve şikayet düzeyine göre şekillendirdiğimiz programlarımız sayesinde, dirsek ağrılarınızı geride bırakabilir, iş ve spor hayatınıza güvenle devam edebilirsiniz.

Dirsek Ağrınızı Hafife Almayın: Lateral Epikondilit (Tenisçi Dirseği) Olabilir

Lateral epikondilit, halk arasında bilinen adıyla tenisçi dirseği, dirsek dış kısmında yer alan tendonların aşırı kullanıma bağlı olarak iltihaplanması ya da tahriş olması durumudur. Genellikle tekrarlayan el-bilek hareketleri sonucunda oluşur. Sadece tenisçilerde değil, elini ve bileğini yoğun kullanan birçok kişide görülebilir.

Lateral Epikondilit Kimlerde Görülür?
Tenisçi dirseği, özellikle aşağıdaki gruplarda sıkça görülmektedir:

  • Masa başı çalışanlar (bilgisayar kullanımı)
  • Aşçılar, temizlik işçileri, marangozlar, tesisatçılar
  • Raket sporları yapanlar
  • Ağırlık kaldıran sporcular
    Bu rahatsızlık, genellikle 30-50 yaş arası bireylerde daha sık ortaya çıkar.

Lateral Epikondilit Belirtileri Nelerdir?
Belirtiler kişiden kişiye değişebilir ancak en yaygın belirtiler şunlardır:

  • Dirseğin dış kısmında ağrı ve hassasiyet
  • Bileği geriye doğru kaldırırken zorlanma ve ağrı
  • El sıkışırken ya da hafif bir nesneyi kavrarken ağrı hissi
  • Parmakları oynatırken veya el bileğini döndürürken zorlanma
  • Ağrının kola ve ön kola yayılması

Lateral Epikondilitin Nedenleri

  • Tekrarlayıcı el-bilek hareketleri
  • Ağırlık taşıma veya bileği zorlayıcı aktiviteler
  • Bilgisayar faresi veya klavye kullanımı
  • Spor sırasında yanlış teknik kullanımı
  • Önceden geçirilmiş küçük travmalar

Lateral Epikondilit Tedavisi
Tedavinin amacı ağrıyı azaltmak, iltihabı kontrol altına almak ve normal fonksiyonu geri kazandırmaktır. Tedavi kişiye özel planlanır ve şunları içerebilir:

  • Fiziksel Terapi ve Egzersizler: Kas dengesini sağlamak ve tendon üzerindeki yükü azaltmak amacıyla özel egzersiz programları uygulanır.
  • Manuel Terapi ve Yumuşak Doku Mobilizasyonu: Kas gerginliklerini azaltmak ve dolaşımı artırmak için etkili yöntemlerdir.
  • Taping (Kinezyolojik Bantlama): Eklem stabilitesini artırmak ve yükü azaltmak için kullanılır.
  • ESWT (Şok Dalga Tedavisi): Dirençli vakalarda doku yenilenmesini teşvik eder.
  • Aktivite Modifikasyonu: Hastanın el-bilek kullanımını gözden geçirmesi ve ergonomik düzenlemeler yapması önerilir.

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?
MoveZone olarak tenisçi dirseği tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım benimsiyoruz. Öncelikle detaylı bir değerlendirme ile kişiye özel nedenleri belirliyor, ardından bireyin yaşam tarzı ve iş yüküne göre özel bir tedavi planı oluşturuyoruz.
Manuel terapi uygulamaları, egzersiz reçeteleri, ESWT gibi ileri seviye teknolojik tedavi yöntemleri ve postür düzeltici egzersizlerle süreci destekliyoruz. Ayrıca hastalarımıza, el bileği kullanımında dikkat etmeleri gereken noktaları, evde uygulayabilecekleri egzersizleri ve yaşam tarzı değişikliklerini detaylı bir şekilde aktarıyoruz.
Amacımız sadece ağrıyı gidermek değil, aynı zamanda rahatsızlığın tekrarını önleyecek bir bilinç ve alışkanlık kazandırmaktır.

Simfizis Pubis Ağrısında Doğru Müdahale ile Hareket Özgürlüğü

Simfizis pubis disfonksiyonu (SPD), pelvisin ön tarafında yer alan simfizis pubis ekleminde meydana gelen ağrılı bir durumdur. Bu durum, özellikle hamilelik sırasında veya doğum sonrası dönemde sıkça görülse de, erkeklerde de nadiren spor yaralanmaları veya travmalar sonucu ortaya çıkabilir. Simfizis pubisteki dengesizlik ya da zorlanma; kas, bağ ve eklem yapılarında gerginliğe ve ağrıya neden olur.

Simfizis Pubis Disfonksiyonu Kimlerde Görülür?

SPD en çok gebelik döneminde, özellikle ikinci ve üçüncü trimesterde görülür. Bu dönemde hormonların etkisiyle pelvik eklemler gevşer ve hareketliliği artar. Ayrıca, sporcularda, pelvise aşırı yük binmesine neden olan aktiviteler (futbol, koşu, ağırlık kaldırma vb.) SPD’ye yol açabilir. Geçirilmiş pelvik travmalar veya ameliyatlar da risk faktörleri arasındadır.

Simfizis Pubis Disfonksiyonu Belirtileri Nelerdir?

Simfizis pubis disfonksiyonunun belirtileri kişiye göre değişebilir, ancak yaygın olarak şunlar gözlemlenir:
• Pelvisin ön kısmında ağrı (özellikle simfizis pubis üzerinde)
• Yürüme sırasında topallama veya “ördek yürüyüşü” tarzı
• Merdiven çıkarken veya yatakta dönerken artan ağrı
• Bacakları yana açarken veya tek bacak üzerinde dururken zorlanma
• Pelvis, kalça ve kasık bölgesinde yayılan rahatsızlık

Simfizis Pubis Disfonksiyonunun Nedenleri

SPD’nin başlıca nedeni, simfizis pubis eklemine aşırı yük binmesi veya bu eklemin stabilitesinin azalmasıdır. Özellikle gebelikte artan hormonlar bağ dokularını gevşetir ve pelvik kuşağın dengesi bozulur. Bunun dışında travma, yanlış egzersiz teknikleri, zayıf kor stabilitesi veya dengesiz kas kullanımı da duruma zemin hazırlayabilir.

Simfizis Pubis Disfonksiyonu Tedavisi

SPD tedavisinde temel amaç ağrıyı azaltmak, pelvik bölgenin stabilitesini sağlamak ve günlük yaşam kalitesini artırmaktır. Tedavi kişiye özel planlanmalı ve şu yöntemleri içerebilir:
• Fizyoterapi: Pelvik taban, karın ve bel kaslarını güçlendiren özel egzersizlerle destek sağlanır.
• Manuel Terapi: Pelvik hizalanmayı sağlamak ve kas-iskelet sistemindeki gerginliği azaltmak için uygulanır.
• Bantlama ve Destek Kemerleri: Pelvik kuşağı destekleyici elastik bantlama teknikleri veya özel hamilelik kuşakları kullanılır.
• Egzersiz ve Hareket Eğitimi: Günlük hareketlerde nelere dikkat edilmesi gerektiği öğretilir.

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?

MoveZone olarak, simfizis pubis disfonksiyonunun tedavisinde güvenli ve bilimsel yöntemlerle danışanlarımıza destek sağlıyoruz. Gebelik döneminde veya doğum sonrası oluşan ağrılarda, pelvik bölgeye yönelik özel egzersiz programları ve manuel terapi teknikleri ile iyileşme sürecini hızlandırıyoruz. Sporcularda görülen SPD durumlarında ise kas dengesizliklerini değerlendiriyor, fonksiyonel hareketleri analiz ederek kişiye özel fizyoterapi planları oluşturuyoruz.

Danışanlarımızın tedavi sürecini yakından takip ederek, ağrısız ve sağlıklı bir yaşama dönüş yolculuklarında onların yanında oluyoruz.

Kemik Erimesi Sessizce Gelir, Erken Önlem Hayat Kurtarır

Osteoporoz, kemik yoğunluğunun azalması ve kemiklerin zayıflayarak kırılmaya daha yatkın hale gelmesiyle karakterize edilen kronik bir kemik hastalığıdır. Genellikle ileri yaşlarda görülse de, yaşam tarzı, hormonal değişiklikler veya çeşitli hastalıklar sonucunda daha erken yaşlarda da gelişebilir. Sessiz bir hastalık olarak bilinen osteoporoz, çoğu zaman belirti vermeden ilerler ve ilk kırıkla birlikte fark edilir.

Osteoporoz Kimlerde Görülür?
Osteoporoz, kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür, özellikle menopoz sonrası dönemde hormonlardaki değişim nedeniyle risk artar. Ayrıca, yaşlı bireyler, zayıf vücut yapısına sahip olanlar, ailesinde osteoporoz öyküsü bulunanlar, D vitamini ve kalsiyum eksikliği olan bireyler de risk altındadır.

Osteoporoz Belirtileri Nelerdir?
Hastalığın erken evresinde genellikle belirti yoktur. Ancak zamanla aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:
• Sırt veya bel ağrısı
• Boyda kısalma
• Duruş bozukluğu, kamburluk
• Basit düşme veya çarpma ile oluşan kırıklar
• Yavaş iyileşen kemik yaralanmaları

Osteoporozun Nedenleri
Osteoporozun gelişiminde birçok faktör rol oynayabilir:
• Hormonal değişiklikler (özellikle östrojen eksikliği)
• Yetersiz kalsiyum ve D vitamini alımı
• Hareketsiz yaşam tarzı
• Sigara ve alkol kullanımı
• Uzun süreli kortizon kullanımı
• Bazı kronik hastalıklar (romatoid artrit, tiroid bozuklukları vb.)

Osteoporoz Tedavisi
Osteoporoz tedavisinin amacı kemik kaybını yavaşlatmak, kemik gücünü artırmak ve kırık riskini azaltmaktır. Tedavi bireye özel planlanmalı ve şunları içerebilir:
• Fizik Tedavi ve Egzersiz: Kasları güçlendiren, dengeyi artıran egzersizlerle düşme ve kırık riski azaltılır.
• Beslenme Danışmanlığı: Kalsiyum ve D vitamini yönünden zengin bir beslenme programı oluşturulur.
• Medikal Tedavi: Kemik yoğunluğunu artıran ilaçlar kullanılabilir.
• Postür Eğitimi: Günlük yaşamda omurga sağlığını koruyacak doğru duruş teknikleri öğretilir.

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?
MoveZone olarak, osteoporoz tedavisinde danışanlarımıza bütünsel bir yaklaşım sunuyoruz. Kemik sağlığını koruyacak özel egzersiz programları ile hem kas gücünü artırıyor hem de düşme riskini azaltıyoruz. Ayrıca, denge çalışmaları, manuel terapi uygulamaları ve pilates egzersizleri ile bireylerin postürünü iyileştirmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı hedefliyoruz.
Danışanlarımıza kemik sağlığı açısından uygun yaşam tarzı değişiklikleri konusunda rehberlik ediyor; beslenme, egzersiz ve doğru hareket alışkanlıklarını entegre etmeleri için kişisel destek sağlıyoruz.
Osteoporoz yönetiminde erken tanı, doğru planlama ve düzenli takip büyük önem taşır. Biz MoveZone ekibi olarak, danışanlarımızın her adımında yanlarında olarak güçlü kemikler ve aktif bir yaşam için destek sunuyoruz.

Kalça Derinliklerinden Gelen Ağrı: Piriformis Sendromu

Piriformis sendromu, kalça bölgesinde yer alan piriformis kasının, siyatik sinire baskı yapması sonucu ortaya çıkan bir kas-iskelet sistemi problemidir. Bu durum, kalçada, belde ve bacağa yayılan ağrıya neden olabilir. Genellikle uzun süre oturan kişilerde, yanlış postürde çalışanlarda ya da ani ve yoğun egzersiz yapan bireylerde görülür.

Piriformis Sendromu Kimlerde Görülür?

Piriformis sendromu, hem sporcularda hem de sedanter (hareketsiz) yaşam süren bireylerde ortaya çıkabilir. Özellikle şu gruplarda daha sık görülür:

  • Uzun süre masa başında çalışanlar
  • Yoğun tempolu koşucular ve bisikletçiler
  • Oturarak araç kullanan meslek grupları (şoförler vb.)
  • Kalça travması geçirmiş bireyler
  • Bel ve kalça bölgesinde dengesizlik veya kas zayıflığı olanlar

Piriformis Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Yaygın olarak gözlemlenen semptomlar şunlardır:

• Kalça derinliğinde ve tek taraflı hissedilen ağrı
• Ağrının belden bacağa doğru yayılması (siyatik benzeri)
• Otururken veya uzun süre ayakta kalınca artan ağrı
• Merdiven çıkarken, çömelirken ya da bacak çaprazlandığında ağrı artışı
• Bacakta uyuşma, karıncalanma veya kuvvetsizlik hissi

Piriformis Sendromunun Nedenleri

Piriformis kasının fazla gerilmesi, zorlanması veya zayıflaması sinir üzerinde baskı oluşturarak sendroma yol açabilir. Başlıca nedenler şunlardır:

  • Uzun süreli oturma veya kötü postür
  • Travma ya da kas zorlanması
  • Kalça çevresi kas dengesizlikleri
  • Tekrarlayan aşırı kullanım (koşu, zıplama, ani hareketler)
  • Bel fıtığı ya da omurga dengesizliklerine bağlı yansıyan yük

Piriformis Sendromu Tedavisi

Tedavi planı bireysel ihtiyaçlara göre şekillendirilir. Temel amaç, ağrıyı azaltmak, sinir üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmak ve fonksiyonu geri kazandırmaktır:

Fizik Tedavi ve Egzersiz: Piriformis kasını esnetmeye ve kalça stabilitesini artırmaya yönelik özel egzersizler
Manuel Terapi: Kas spazmını azaltmak ve dolaşımı artırmak için uygulanan elle yapılan gevşetici teknikler
Kuru İğneleme / Masaj: Kas içine uygulanan hedefli tekniklerle ağrı azaltılabilir
Postür ve Vücut Mekaniği Eğitimi: Günlük aktivitelerde doğru duruşu sağlamak

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?

MoveZone olarak, piriformis sendromuna yönelik tedavide bütüncül bir yaklaşım benimsiyoruz. Her danışanımız için kişiye özel bir değerlendirme yapıyor ve:

  • Ağrıyı azaltmak için manuel terapi ve gevşetici teknikler
  • Kas dengesini sağlamak için özel egzersiz programları
  • Postür eğitimi ve günlük yaşamda dikkat edilmesi gereken pozisyonlar
  • Pilates temelli hareket terapileri ile destekleme

Amacımız sadece semptomları hafifletmek değil, sorunun nedenini çözerek tekrarlamasını önlemektir. Danışanlarımız ile birebir takip süreciyle, gelişimlerini yakından izliyor ve tedavi sürecinde yanlarında oluyoruz.

Donuk Omuz Sorununda MoveZone Yanınızda!

Donuk omuz, omuz eklemini çevreleyen kapsülün kalınlaşıp sertleşmesi ve zamanla hareket açıklığının belirgin şekilde kısıtlanmasıyla karakterize bir durumdur. Genellikle yavaş ilerler ve uzun süren ağrı ile birlikte omuz hareketlerinde ciddi kısıtlılık yaratır. Gündelik yaşamı etkileyen bu durum, özellikle kolu baş üzerine kaldırmayı, giyinmeyi veya sırt bölgesine uzanmayı zorlaştırabilir.

Donuk Omuz Kimlerde Görülür?

Donuk omuz her yaşta görülebilse de, genellikle 40-60 yaş arasındaki bireylerde, özellikle de kadınlarda daha sık rastlanır. Ayrıca şeker hastalığı, tiroit rahatsızlıkları veya omuz cerrahisi/yaralanması geçmişi olan bireylerde risk daha yüksektir. Omzunu uzun süre hareketsiz tutmak zorunda kalan kişilerde de (örneğin travma veya felç sonrası) gelişebilir.

Donuk Omuz Belirtileri Nelerdir?

Donuk omuzun belirtileri genellikle üç evrede ortaya çıkar:

Ağrılı Evre: Omuzda ağrı ve hafif hareket kısıtlılığı başlar. Gece ağrısı belirgin olabilir.
Donma Evresi: Ağrı azalabilir ancak omuz hareketleri ciddi şekilde kısıtlanır.
Çözülme Evresi: Hareket kabiliyeti yavaş yavaş geri gelir.

Genel belirtiler şunlardır:
• Omuzda hareket kısıtlılığı
• Günlük işleri yaparken zorlanma
• Geceleri artan omuz ağrısı
• Kolun belirli yönlere hareket ettirilememesi
• Omuzu kullanmamaya bağlı kas zayıflığı

Donuk Omuzun Nedenleri

Donuk omuzun kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı risk faktörleri şunlardır:
• Diyabet (özellikle tip 1)
• Tiroid hastalıkları (hipotiroidi, hipertiroidi)
• Uzun süreli hareketsizlik (ameliyat sonrası, kolda alçı vb.)
• Omuz travmaları veya cerrahisi
• 40 yaş üstü olmak ve kadın cinsiyet

Donuk Omuz Tedavisi

Donuk omuzun tedavisinde amaç; ağrıyı azaltmak, hareket kabiliyetini yeniden kazandırmak ve normal yaşama dönüşü kolaylaştırmaktır. Tedavi süreci bireysel ihtiyaçlara göre planlanır. Uygulanabilecek yöntemler:

Fiziksel Tedavi ve Egzersiz: Hareket açıklığını arttırmak için özel egzersiz programları ve germe teknikleri uygulanır.
Manuel Terapi ve Mobilizasyon: Omuz çevresindeki eklemlerin ve kasların işlevini iyileştirmek için özel elle uygulanan teknikler tercih edilir.
Isı ve Elektroterapi: Ağrıyı azaltmak ve dokuların gevşemesini sağlamak için uygulanabilir.
Medikal Yaklaşım: Ağrı kesici ilaçlar, kas gevşeticiler ya da enjeksiyonlar gerekli durumlarda tercih edilebilir.

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?

MoveZone olarak donuk omuz tedavisinde bilimsel temelli, bireye özel bir yaklaşım sunuyoruz. Öncelikle danışanlarımızın klinik değerlendirmesini yapıyor ve hangi evrede olduklarını belirliyoruz. Ardından:

• Omuz kapsülünü gevşetmeye yönelik manuel terapi teknikleri
• Hareket açıklığını artırmaya yönelik özel germe ve mobilizasyon egzersizleri
• Fonksiyonel hareketleri geri kazandırmaya yönelik kontrollü kuvvetlendirme programları
• Günlük yaşamda omuzun doğru kullanımına dair postür eğitimi ve danışmanlık hizmeti sunuyoruz.

Ayrıca ev egzersiz programlarıyla sürecin evde de sürdürülebilir olmasını destekliyoruz. Tedavi süresince danışanlarımızı yakından takip ederek, omuz fonksiyonlarının kademeli olarak geri kazanılmasını hedefliyoruz.

Aşil Tendonu Sağlığı İçin Bilmeniz Gerekenler

Aşil tendonu, baldır kaslarını topuk kemiğine bağlayan en kalın ve en güçlü tendondur. Koşma, yürüme, zıplama gibi aktiviteler sırasında büyük bir yük taşır. Bu nedenle sporcularda ve aktif bireylerde yaralanmaya en açık tendonlardan biridir. Aşil tendonunda meydana gelen yaralanmalar; zorlanma, iltihaplanma (tendinit) ya da kopma (ruptür) şeklinde ortaya çıkabilir.


Aşil Tendonu Yaralanmaları Kimlerde Görülür?

Aşil tendonu problemleri her yaşta görülebilmekle birlikte, özellikle 30 yaş üzeri aktif bireylerde, sporcularda ve ani tempolu egzersiz yapan kişilerde daha sık ortaya çıkar. Ayrıca daha önce aşil tendonu zorlanması geçirmiş bireylerde tekrar yaralanma riski yüksektir.


Aşil Tendonu Yaralanmalarının Belirtileri

Aşil tendonundaki problemler farklı şiddette olabilir. Genel belirtiler ise şunlardır:

  • Topuk arkasında ağrı ve hassasiyet
  • Sabahları veya uzun süre dinlenme sonrası artan ağrı
  • Ayağın üzerine basarken zorlanma
  • Tendon boyunca şişlik ya da kalınlaşma
  • Ani bir kopma hissi (kopma durumlarında)
  • Parmak ucunda yükselme hareketinde zorluk

Aşil Tendonu Yaralanmalarının Nedenleri

Aşil tendonuna zarar veren başlıca nedenler şunlardır:

  • Isınmadan yapılan yoğun egzersizler
  • Yetersiz esneklik veya kas dengesizlikleri
  • Uygun olmayan ayakkabı kullanımı
  • Aşırı zemin farkları
  • Tekrarlayan mikrotravmalar
  • Ani hareketler, sıçrama veya yön değiştirme

Aşil Tendonu Yaralanmalarında Tedavi

Tedavi yaklaşımı, yaralanmanın derecesine göre değişir. Temel hedef; ağrıyı azaltmak, tendonu iyileştirmek ve tekrarlamayı önlemektir. Uygulanabilecek yöntemler:

  • Fizik Tedavi: Kas kuvvetini artırmak, tendonun yük taşıma kapasitesini düzenlemek için özel egzersizler planlanır. Eksantrik egzersizler özellikle etkilidir.
  • Manuel Terapi: Tendon çevresindeki gerginliği azaltmak ve dolaşımı artırmak için uygulanabilir.
  • Dinlenme ve Buz Uygulaması: İltihaplanma dönemlerinde ağrıyı azaltmak için önemlidir.
  • Kinezyo Bantlama: Tendonun yükünü azaltarak hareketi desteklemek için uygulanabilir.
  • Ortez veya Topuk Desteği: Aşil tendonuna binen yükü azaltmak için geçici olarak kullanılabilir.

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?

MoveZone olarak, aşil tendonu yaralanmalarına yönelik bireyselleştirilmiş bir tedavi yaklaşımı sunuyoruz. Tedavi sürecinde, manuel terapi, egzersiz planlaması ve doğru yüklenme stratejileri ile tendonun iyileşmesini destekliyoruz. Ayrıca, kişiye özel eksantrik egzersiz programlarıyla kas-tendon dengesini sağlamayı, tekrar eden yaralanmaları önlemeyi hedefliyoruz.
Danışanlarımıza doğru ayak basma teknikleri, ısınma-soğuma rutinleri ve günlük yaşamda dikkat edilmesi gereken konular hakkında eğitimler veriyoruz.
MoveZone’da amaç sadece iyileşmek değil, aynı zamanda tekrar etmemesi için gerekli farkındalığı kazandırmaktır.

Omuzunuzu Özgürleştirin: İmpingement Sendromuna Son

İmpingement Sendromu, omuz ekleminde yer alan yapılar arasında sıkışma meydana gelmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Genellikle omuz hareketleri sırasında oluşan ağrı ve hareket kısıtlılığı ile kendini gösterir. Rotator manşet kasları ve omuzun üst kısmındaki yapılar arasındaki bu sıkışma, zamanla iltihaplanma ve dokularda yıpranmalara yol açabilir.

İmpingement Sendromu Kimlerde Görülür?

Bu sendrom, omzunu sık kullanan kişilerde daha yaygındır. Özellikle tenis, yüzme, voleybol gibi kolun sık ve tekrarlı kullanıldığı sporlarda veya omuz seviyesinin üstünde çalışan bireylerde (örneğin boyacılar, inşaat işçileri) daha sık görülür. Yaşla birlikte omuz yapılarında meydana gelen dejeneratif değişiklikler de riski artırır.

İmpingement Sendromu Belirtileri Nelerdir?

İmpingement Sendromu belirtileri zamanla kötüleşebilir ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. Yaygın belirtiler şunlardır:
• Omuzda özellikle kol yukarı kaldırıldığında hissedilen ağrı
• Gece artan ve uykuyu bölen omuz ağrısı
• Omuzda güçsüzlük, özellikle baş üstü aktivitelerde zorluk
• Omuzu hareket ettirirken klik sesi veya takılma hissi
• Hareket kısıtlılığı ve kaslarda gerginlik

İmpingement Sendromunun Nedenleri

Bu sendromun oluşmasında çeşitli etkenler rol oynar:
• Rotator manşet kaslarında zayıflık
• Kötü postür (omuzları öne doğru düşüren duruş bozuklukları)
• Omuz çevresi kaslarında dengesizlik
• Tekrarlayıcı ve zorlayıcı omuz hareketleri
• Kemik yapısındaki dar alanlar (akromion şekil bozuklukları)

İmpingement Sendromu Tedavisi

Tedavide amaç; sıkışan dokuların üzerindeki baskıyı azaltmak, ağrıyı kontrol altına almak ve omuz fonksiyonlarını geri kazandırmaktır. Tedavi yöntemleri kişiye özel olarak planlanır:
Fizik Tedavi ve Egzersiz: Omuz çevresi kaslarını güçlendirme, postürü düzeltme ve hareket açıklığını artırmaya yönelik özel programlar uygulanır.
Manuel Terapi: Kasların gevşetilmesi, eklem mobilitesinin artırılması ve sıkışmanın hafifletilmesi amacıyla elle uygulanan teknikler kullanılır.
Soğuk/Sıcak Uygulamalar ve Elektroterapi: Ağrıyı ve iltihabı azaltmak için destek tedavi yöntemleri tercih edilebilir.
Medikal Müdahale: İleri vakalarda enjeksiyon veya cerrahi müdahale (örneğin artroskopi ile sıkışan dokunun serbestleştirilmesi) gerekebilir.

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?

MoveZone olarak İmpingement Sendromu tedavisinde multidisipliner ve bireye özel bir yaklaşım benimsiyoruz. Danışanlarımızın şikâyetlerini ayrıntılı şekilde değerlendiriyor, doğru tanıya uygun terapi yöntemlerini planlıyoruz. Omuz çevresi kaslarının dengeli şekilde güçlenmesini sağlarken aynı zamanda postür düzeltici egzersizler ve manuel terapiler uyguluyoruz.

Tedavi süreci boyunca danışanlarımızın ilerlemesini düzenli olarak takip ediyor, günlük yaşamlarında dikkat etmeleri gereken alışkanlıklar hakkında da bilgilendirme yapıyoruz. Amacımız, ağrısız ve fonksiyonel bir omuz yapısına ulaşmak ve bu sağlıklı yapının sürdürülebilir olmasını sağlamaktır.

Hamile Pilatesi Nedir? Gebelikte Güvenli Egzersiz Rehberi

Hamile pilatesi, gebelik döneminde anne adaylarının hem fiziksel hem de zihinsel olarak desteklenmesini hedefleyen özel bir egzersiz programıdır. Bu dönemde güvenli ve kontrollü şekilde yapılan pilates egzersizleri; duruşu düzeltir, kasları güçlendirir, ağrıları azaltır ve doğuma hazırlık sürecini kolaylaştırır.

Hamile Pilatesi Kimler İçin Uygundur?

Hamile pilatesi, doktor onayı alındıktan sonra gebeliğin 12. haftasından itibaren tüm trimesterlerde uygulanabilir. Özellikle bel, sırt ve pelvis bölgesinde ağrı yaşayan, nefes alışverişini düzenlemek isteyen ve doğuma daha güçlü bir vücutla hazırlanmak isteyen anne adayları için oldukça faydalıdır.

Hamile Pilatesi Faydaları Nelerdir?

Her hamilelik süreci farklı olsa da, pilatesin sağladığı genel faydalar şu şekilde sıralanabilir:

  • Bel ve sırt ağrılarını azaltır
  • Postürü düzeltir, dengeyi geliştirir
  • Pelvik taban kaslarını güçlendirerek doğuma destek olur
  • Solunum kapasitesini artırır, nefes kontrolünü geliştirir
  • Stresi azaltır, uyku kalitesini artırır
  • Doğum sonrası toparlanma sürecini hızlandırır

Hamile Pilatesi Egzersizleri Nasıl Yapılır?

Hamile pilatesinde yapılan egzersizler, standart pilates hareketlerinden farklı olarak düşük tempolu, kontrollü ve anne adayının fiziksel kapasitesine uygun şekilde düzenlenir. Egzersizlerde genellikle:

  • Nefes ve gevşeme teknikleri
  • Pelvik stabilite çalışmaları
  • Denge geliştirici pozisyonlar
  • Esneme ve omurga mobilizasyonu
  • Pelvik taban farkındalığı çalışmaları yer alır.

Nelere Dikkat Edilmelidir?

Hamile pilatesi sırasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır:

  • Egzersizler uzman fizyoterapist ya da hamile pilatesi eğitmeni eşliğinde yapılmalıdır.
  • Aşırı efor gerektiren, dengeyi kaybettirecek veya sırt üstü uzun süre yatmayı içeren hareketlerden kaçınılmalıdır.
  • Her egzersiz sırasında düzenli olarak nabız ve nefes kontrol edilmelidir.

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?

MoveZone olarak, hamilelik sürecinin sağlıklı, konforlu ve aktif geçmesini önemsiyoruz. Bu doğrultuda her anne adayına özel hazırladığımız pilates programlarıyla;

  • Kas ve iskelet sistemini doğuma hazırlıyor,
  • Hamilelik kaynaklı ağrıları azaltıyor,
  • Doğru nefes teknikleriyle rahatlamayı sağlıyoruz.

Egzersiz programlarımız fizyoterapist eşliğinde planlanmakta ve kişisel ihtiyaçlara göre şekillendirilmektedir. Gebelik sürecinin her döneminde sizi destekliyor, bedeninizle uyum içinde, güvenli ve güçlü bir hamilelik geçirmeniz için rehberlik ediyoruz.

Hamile pilatesiyle sadece bedensel değil, zihinsel olarak da güçlenin. Doğuma ve anneliğe sağlıklı bir başlangıç için biz buradayız

MoveZone ile Ankilozan Spondilite Karşı Güçlü Bir Duruş

Ankilozan Spondilit (AS), omurgayı ve sakroiliyak eklemleri etkileyen kronik, ilerleyici, inflamatuar bir romatizmal hastalıktır. Zamanla omurgada sertleşmeye (ankiloz) neden olabilir ve bu durum kişinin hareket kabiliyetini ciddi şekilde kısıtlayabilir. En sık bel bölgesinde başlayan ağrı ile kendini gösterir.

Ankilozan Spondilit Kimlerde Görülür?

AS genellikle 20-40 yaş aralığındaki genç yetişkinlerde başlar ve erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülür. Genetik yatkınlık önemli bir etkendir. Özellikle HLA-B27 geni taşıyan bireylerde görülme olasılığı daha yüksektir.

Ankilozan Spondilit Belirtileri Nelerdir?

Ankilozan Spondilit’in belirtileri sinsi başlayabilir ve zamanla artabilir. En yaygın görülen belirtiler şunlardır:

  • Sabahları bel ve sırt ağrısı ile birlikte tutukluk
  • Dinlenmeyle artan, hareketle azalan bel ağrısı
  • Sırt, boyun ve belde hareket kısıtlılığı
  • Omurga eğriliği ve postür bozukluğu
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Göğüs kafesinde daralma hissi (nefes alırken zorlanma)
  • Göz iltihabı (üveit) gibi ekstraeklem belirtiler

Ankilozan Spondilitin Nedenleri

Hastalığın kesin nedeni bilinmemektedir; ancak genetik faktörlerin, özellikle HLA-B27 geninin varlığı hastalığın gelişiminde rol oynar. Bağışıklık sistemindeki anormal yanıtlar, omurga ve eklem çevresinde kronik iltihaba yol açar.

Ankilozan Spondilit Tedavisi

Ankilozan Spondilit’in tedavisindeki temel amaç; ağrıyı ve iltihabı azaltmak, omurganın hareketliliğini korumak ve postürün bozulmasını önlemektir. Tedavi kişiye özel planlanmalı ve şunları içerebilir:

  • Fizik Tedavi ve Egzersiz: Hareketliliği korumak, duruşu düzeltmek ve kas gücünü artırmak amacıyla bireysel egzersiz programları uygulanır.
  • Manuel Terapi ve Postür Eğitimi: Omurga çevresindeki kasları gevşetmek, gerginliği azaltmak ve doğru duruşu öğretmek için uygulanır.
  • Nefes Egzersizleri: Göğüs kafesinin hareketliliğini korumaya yardımcı olur.
  • İlaç Tedavisi: Romatoloji uzmanı tarafından reçete edilen anti-inflamatuar ilaçlar veya biyolojik tedaviler kullanılabilir.
  • Pilates ve Yoga: Kas esnekliği ve dengeyi artırmak için destekleyici olabilir.

MoveZone’da Neler Yapıyoruz?

MoveZone olarak, Ankilozan Spondilit tedavisinde multidisipliner ve kişiye özel bir yaklaşımı benimsiyoruz. Danışanlarımız için özel egzersiz ve postür programları hazırlıyor, manuel terapi yöntemleri ile kas gerginliklerini azaltıyor, doğru nefes teknikleri ile göğüs kafesi kapasitesini artırıyoruz.

Amacımız, günlük yaşam kalitesini yükseltmek ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaktır. Tedavi süreci boyunca danışanlarımızı düzenli olarak izleyip, gelişimlerini değerlendirerek süreci en verimli şekilde yönetiyoruz.